top of page

PLATON VE ARİSTOTELES’İN GÜZELLİK ANLAYIŞLARININ KARŞILAŞTIRMALI BİR İNCELEMESİ

  • Yazarın fotoğrafı: Berkay Özdemir
    Berkay Özdemir
  • 25 Mar 2023
  • 5 dakikada okunur


I. ESTETİK NEDİR?


Yaratıldığı günden beri insan, güzelin ne olduğunu ve/veya neye güzel dendiği sorularına yanıt aramıştır. Böylelikle insan, güzele ulaşmanın yolları konusunda düşüncelere girmiştir[1].


Estetik, kelime anlamı itibariyle “güzelliğin bilimi” demektir[2]. Bireyin sosyal ve ruhsal bütün durumları, güzellik algısıyla ifade edilebilir. Yunan felsefesinde Tanrı ve onun etrafından şekillenen bir hâl almıştır.


İlerleyen zamanda sanatın belli bir kalıba sığmamasıyla birlikte estetik, güzeli sınırlandıramamıştır. Böylelikle estetik, yalnızca güzellik ile açıklanamayacak bir kavram haline gelmiştir. Felsefi düşüncede Tanrı merkezli olarak gördüğümüz güzellik, antik dönemde “nimesis” kavramı ile belirtilmiştir. Nimesis’in kelime olarak, taklit ve benzetme anlamına gelmektedir. Nimesis’in karşısında sanatın ilk merkezinde Tanrı’nın yer alıp almadığı tartışılmıştır. Bu da güzelliği “doğal güzellik” ve “sanatsal güzellik” olarak ikiye ayırmıştır.


II. PLATON KİMDİR?



M.Ö. 427 yılında Atina’da dünyaya gelmiştir. Ailesi hem anne hem de baba tarafından soylu bir geçmişe sahiptir. Bu aristokrasi sayesinde edebiyat ve felsefe ile iç içe büyümüştür. Yalnızca bu alanlarla sınırlı kalmamış; jimnastik, tragedya yazarlığı ve müzikle de ilgilenmiştir. Sokrates ile tanışmasının üzerine daha önceki tüm eserlerini yakmış ve kendini yalnızca felsefeye vermiştir. Daha sonra M.S. 529 yılında yıkılana kadar matematik, astronomi, doğa bilimleri, retorik, mantık, politika ve metafizik gibi bilimlerin Avrupa’daki ilk en büyük eğitim merkezi olan “Akademi”yi kurmuştur. Adı sayılan bu bilimlere geometri üzerinden yaklaşım yapıldığı için ise Akademi’nin kapısına “Geometri bilmeyen buradan içeri giremez!” yazdırmıştır. M.Ö. 348 yılında hayatını kaybetmiştir.


III. PLATON'DA GÜZELLİK ANLAYIŞI


Estetik, 18. yüzyılda bilim dalı olarak kabul görmeye başlamıştır. Ancak bundan yaklaşık 21 yüzyıl önce Platon, estetik ile ilgili kavramları sorgulayan ve güzellik üzerine sistemli olarak fikirler sunan düşünür olarak dünya tarihinde yerini aldı. Yunan felsefesinde Platon’dan önce “güzel olan nedir?” sorusuna rastlanmaz. Çünkü Platon’dan önceki dönemde mutlak güzellik Tanrı’ya aittir anlayışı hâkimdir. Platon’a göre güzellik bir “idea”dır.


Platon, güzellik fikrini zihindeki diğer kavramlardan ayırarak duyumlarla akıl yürütmenin üzerine çıkarmıştır[3]. Platon’un güzel üzerine araştırmaların temeli, Sokrates ile Hippias arasında geçen diyalogların olduğu Büyük Hippias bölümüdür. Burada Platon, olumsuz eleştiri yöntemini kullanarak güzel olanın yapısını araştırır ve onun tanımına yükselir. Platon’a göre güzel, (şu ya da bu) bir nesne değildir ancak ona güzelliğini veren bir şeydir[4]. Ayrıca Platon’un nesneler dünyasında nesneler arasında güzellik derecesi vardır. Yani her güzel şey, aynı ölçüde güzel değildir. Tarafımızın deyişiyle her güzel, kendi içinde güzeldir (pros ti kala).


Murdoch’un aktardığına göre ise Platon, güzelliğin Tanrı’da aranması gerektiğini öğütlemektedir. Çünkü güzel olan bizzat Tanrı’nın kendisidir, evrendeki güzelliği ortaya çıkaran yegâne estetik nesne Tanrı’dır[5].


Güzele ilişkin düşünme faaliyetinde bulunan Platon, bunun devamında sanatı da sorgulamıştır. Ayrıca gerçek varlıkların alanının dışında da düşünmesi, idealist düşünce anlayışının temellerini atmıştır.


Gençlik döneminde, hocası Sokrates’in etkisi altında kalan Platon, olgunluk dönemine geldiğinde güzelliğin özünü, mutlak güzelliğe giden yolda incelemiş ve insanın varoluşu üzerindeki etkisine değinmiştir. Yaşlılık döneminde ise Platon, Pythagorasçılık etkisinde kalmıştır. Böylelikle güzellik anlayışı tamamen matematiksel bir hâl almıştır. Oran/orantı ve ahenk üzerinden güzelliği açıklamaya başlamıştır.


Platon’un Symposion (Şölen) adlı eseri, güzellik hakkındaki görüşlerini içeren önemli bir eserdir. Bu eserde güzelliğin temeline inen Platon, güzelliğin insan yapısına olan etkilerinden bahsetmiştir. Bu eserde güzellik çizgisi, üç derecede ele alınmıştır[6]:

  • İlkin sevginin kendisi her şeyden güzel, her şeyden iyidir.

  • Mutlu dediklerin iyiliğe, güzelliğe varmış olanlar değil mi?

  • Tanrıları uzlaştıran güzellik sevgisidir, çirkinlik sevgisi diye bir şey yoktur.


Platon, Şölen diyalogunda mutlak güzelliği; kendiliğinden güzelliği, (auto tu kolon) varlığın özü olarak eidos olarak kavrar.

Platon, hocası Sokrates gibi güzel ile iyi arasında uygunluk bulunduğu kanaatindedir[7]. Zira her ideanın uyumlu ve güzel olduğunu, bu sebepten de iyi ile güzel arasında bağlantı olduğunu kabul etmektedir[8].

Platon’a göre güzelliğe giden yegâne yoludur. Platon’dan sonra birçok düşünür, tüm güzellerin kendisinden pay aldığı bir asıl ve mutlak güzel arama eğilimi göstermiştir.


IV. ARİSTOTELES KİMDİR?



Aristoteles ya da kısa adıyla Aristo, M.Ö. 384’te Yunanistan’ın Selanik bölgesinde dünyaya gelmiştir. Hayatı boyunca siyaset, astronomi, zooloji, felsefe, mantık, mantık ve biyoloji gibi birçok bilimle ilgilenmiştir. Platon’un öğrencisi olmuştur. Aristo’nun eserleri 16-17. yüzyıl arasında modern bilim gelişene kadar İslam ve Avrupa coğrafyasında bulunan bilimsel faaliyetin esas temelini oluşturmuştur. M.Ö. 322’de dünyaya veda etmiştir.


Aristo’nun eserlerinden bazıları şunlardır: Ekonomi, Poetika: Şiir Sanatı Üzerine, Politika, Retorik, Yorum Üzerine, Atinalıların Yasası, Duyulduk Harikulade Şeyler.


V. ARİSTOTELES’TE GÜZELLİK ANLAYIŞI

Aristo, güzelliğin tanımında önceki filozoflar ve özellikle Platon’da olduğu gibi matematiksel bakış açısından yararlanmaktadır. Düşüncelerini içeren tanımlarını, Metafizik adlı eserinde toplamıştır. Adı geçen eserde Aristo, “güzelliğin en yüksek biçimleri düzen, simetri ve belirliliktir... Bu biçimler açıkça birçok eserin nedenleri olduklarından, matematikçilerin güzel olanı muayyen bir tarzda bir neden olarak ele almaları gerektiği açıktır.” şeklindeki açıklamasıyla güzellik ile matematik arasındaki sıkı ilişkiyi ifade etmiştir[9].


Aristo, benzer açıklamalara Poetika adlı eserinde de değinmiştir[10]. Adı geçen eserde Aristo, “Bundan başka güzel, ister bir canlı varlık, ister belli parçalardan oluşmuş bir nesne olsun, sadece içine aldığı parçaların uygun düzenini göstermez. Aynı zamanda onun gelişigüzel olmayan bir büyüklüğü de vardır. Çünkü güzel, düzene ve büyüklüğe dayanır. Bundan ötürü ne çok küçük bir şey güzel olabilir; çünkü kavrayışımız, algılanamayacak kadar küçük olanın sınırlarında dağılır; ne de çok büyük bir şey güzel olabilir. Zira o, bir defada kavranamaz; bakanda birlik ve bütünlüğü sağlayamaz.” Görüldüğü üzere Aristo burada, güzellik ile büyüklük arasında bir bağlantı kurmaktadır.

Platon, yüce olarak nitelendirilebilecek varlıkları, güzelliğin de kaynağı olarak görmektedir. Platon’un bu soyut değerlendirmesine karşılık olarak Aristo ise yalnızca somut güzellikleri ele almıştır. Aristo, soyut güzelden hiç bahsetmediği gibi, soyut güzelliğin varlığını dahi kabul etmemiştir.


Aristo’nun tanımları realist bir yaklaşım içindedir. Zira kendisinin genel felsefik bakış açısı da bu yöndedir. Realist bu yaklaşımı estetiğe uyarladığımız zaman ise Aristo’ya göre güzel olan varlığın kendisinde bulunan güzelliktir.


Aristo’ya göre yalnızca doğal güzellikler yoktur. Doğal olarak güzel olanlara bakılarak, başka bir deyişle doğal güzellikler taklit edilerek yapay güzellikler oluşturulmuştur. İkinci tür güzelliklere “sanat” adını veriyoruz. Aristo’ya göre sanat, tam anlamıyla bir taklitten (mimesis) ibarettir[11]. Platon’a taban tabana zıt olacak şekilde Aristo, sanatçıyı sahte dünyalar yaratan bir taklitçi olarak değil, farklı dünyalar ve güzellikler sunan doğada bulunmayan ama olabilir güzellikleri de bulan ve bunları ifade eden kişiler olarak ele almıştır[12].

[1] ÇETİNKAYA Ülkü, “Osmanlı Kültüründe Kadın Süs Malzemelerinin Edebiyata Yansımaları”, Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 12 (12), 2010. [2] YAŞAR Ayşe Tuğçe, “Platon’un Güzellik Kavramı ve Leonardo Da Vinci’nin Eserlerine Yansıması”, s. 2.

[3] TOKDİL Ezgi, “Platon ve Aristoteles’in (Antik Yunan) Güzellik Anlayışı ile Giacometti Heykellerine Bakmak”, Sanat ve İnsan Dergisi, 2021-5, s. 144. [4] Platon, Büyük Hippias Theages, Çeviren: Furkan Akderin, Say Yayınları, İstanbul, 2016.

[5] KESENCİ Merve, “Iris Murdoch, Ateş ve Güneş, Platon Sanatçıları Niçin Dışladı?”, Turkish Academic Research Review, 5 (1), 2020, s. 109.

[6] Platon, Şölen-Dostluk, Çeviren: Sebahattin Eyüboğlu – A. Erhat, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2019, s. 37.

[7] ÖZDEN Ömer, “Hellenizm Öncesi Yunan Felsefesinde Güzellik Anlayışları”, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 17, 2002, s. 80. [8] Sokrates’ten bu noktada ayrılmaktadır.

[9] Aristoteles, Metafizik, Çeviren: Gurur Sev, Pinhan Yayıncılık, İstanbul, 2018.

[10] Aristoteles, Poetika, Çeviren: Furkan Akderin, Say Yayıncılık, İstanbul, 2011.

[11] İlerleyen dönemde Tolstoy ve Balzac’ı da aynı çizgide göreceğiz. [12] KAVURAN Tamer / DEDE Bayram, “Platon ve Aristoteles’in Sanat Etiği, Estetik Kavramı ve Yansımaları”, Sanat Dergisi, 23, 2013, s. 56.

Comentários


  • Instagram
  • LinkedIn
  • Twitter
  • Youtube
bottom of page